Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nde görevli Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, Parlayan Nesne Sendromu (Shiny Object Syndrome) hakkında bilgi verdi. Bu sendrom, kişinin sürekli olarak yeni ve heyecan verici fırsatlara yönelip bunları tamamlama konusunda sebat gösterememesi durumu olarak tanımlanıyor.
Demir, “Eğer her işinizi yarım bırakıyorsanız, bu sendroma yakalanmış olabilirsiniz!” diyerek, bu durumun belirtilerini sıraladı. Sürekli yeni hedeflere yönelip bunları sonuna kadar götürememek, bir kurstan diğerine geçerken sürekli alan değiştirmek, yapılan işlerin yarım kalması gibi durumlar Parlayan Nesne Sendromu’nun göstergeleri arasında yer alıyor. Özellikle teknolojinin hızlı gelişimi ve sosyal medyanın etkisi ile bireylerin dikkatlerinin dağıldığını belirten Demir, bu durumun, akıllarındaki projelerin gerçekleştirilmesini engellediğini ifade etti.
Uzman Psikolog, “Parlayan Nesne Sendromu, girişimcilik ve start-up projelerini kaçırma korkusu ile sıkça yaşanıyor. Bu durum dikkat dağınıklığına ve yapılan işlerin aksamasına neden oluyor,” diyerek sözlerine devam etti. Uzun vadede yarım kalmış projelerin motivasyonu düşürdüğünü vurguladı. Bir işin başından sonuna kadar götürülmesi için odaklanma, çaba ve sebat gerektiğini hatırlatan Demir, çevrelerinde başarıya ulaşanların hikayelerini gördükçe bireylerin de o işlere yönelme isteği duyduğunu ekledi.
Bununla birlikte, bu süreçte emek harcamanın öneminin göz ardı edildiğini belirten Demir, “Parlayan nesneye dair duyulan istek, çoğunlukla bunun arkasındaki zorlukları kavrayamadan hissediliyor. Bu durum, sonuç odaklı bir yaklaşım ile sürecin önemini göz ardı etmeye yol açıyor,” ifadelerini kullandı. Yarım kalan işler ise bireylerin beyinlerinde eksik dopamin salgılanmasına neden olarak, uzun vadede motivasyon kaybına sebep oluyor.
Demir, sosyal medya platformlarının da parlayan nesneler ile dolu olduğunu, bu durumun bireylerde kısa vadeli dopamin salgılarken, uzun vadede psikolojik sorunlar olarak geri dönebildiğini vurguladı. Umutsuzluk, karamsarlık, yetersizlik hissi ve tükenmişlik gibi durumlar bu sendromla tetiklenebiliyor. Özellikle son yıllarda psikoloji bölümlerinin popülerliği arttıkça, bireylerin bu alanda ciddi bir çaba harcaması gerektiğini ancak birçok kişinin sürecin zorluklarına katlanamadığını gözlemlediklerini belirtti.
Uzman Psikolog Merve Umay Candaş Demir, Parlayan Nesne Sendromu’ndan korunmanın zor olduğunu belirterek, bu sendromdan kaçınmak için bazı stratejilerin izlenebileceğini ifade etti. “Başarılı olmak için uzaklara gitmenize gerek yok. Kendi alanınızdaki becerilerinizi ve emek verdiğiniz alanları düşünün,” diyerek, insanların sosyal medya aktivitelerinin etkisinde kalmaktan kaçınmaları ve sorgulayıcı bir yaklaşım benimsemeleri gerektiğini ekledi.
“Bekle ve gör” yaklaşımının benimsenmesini öneren Demir, bu yöntemin yeni fırsatların gerçekten değerli olup olmadığını değerlendirmekte yardımcı olabileceğini belirtti. Günümüzde birçok girişimin hızlıca ortaya çıkıp kaybolduğunu ifade eden Demir, bunun bireylerin alınacak kararları değerlendirirken daha dikkatli olmalarını sağlayabileceğini vurguladı. Beklemek, bir fırsatın gerçek bir değer sunup sunmadığını ayırt etmeye de olanak tanıyabilir.
Böylece, Parlayan Nesne Sendromu, bireylerin dikkatlerini dağılmasına ve projelerinin aksamasına neden olan önemli bir psikolojik durum olarak karşımıza çıkıyor. Bu sendromdan kaçınmak için dikkatli stratejiler geliştirmek ise, uzun vadede hem motivasyonu koruma hem de başarıya ulaşma noktasında bireylere yardımcı olabilir.