EĞİTİM

"Ortaokulda Sosyal-Duygusal Beceri Önemi"

Ülkemizde her yıl 5 milyondan fazla öğrenci ortaokula gidiyor

Türkiye'de her yıl 5 milyondan fazla öğrenci ortaokula gitmektedir. Bu yıl yaklaşık 1 milyon 300 bin çocuk, ilk kez ortaokul hayatına adım atacak. Ortaokul dönemi, çocukların özgüven dolu, mutlu ve başarılı bireyler olarak gelişimlerinin temelini oluşturacak kritik bir süreçtir. Uzmanlar, okulların sadece akademik başarıya değil, aynı zamanda öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimlerine de yatırım yapmalarını önermektedir. "Sosyal-duygusal beceriler" olarak adlandırılan bu yetkinlikler; öz farkındalık, öz düzenleme, empati, etkili iletişim ve karar verme gibi hayati becerileri içermektedir. Bu becerilere sahip öğrencilerin sadece sınavlarda değil, takım çalışmalarında, arkadaş ilişkilerinde ve aile içindek ilişkilerde de daha başarılı oldukları gözlemlenmektedir.

Uzmanlar uyarıyor: “Bu beceriler hem bugün hem de gelecekteki başarının anahtarı”

Her bir çocuk, bireysel kimliği, ilgi alanları ve gelişim temposu ile benzersizdir. Ortaokul döneminde öğrenciler, henüz tam anlamıyla genç olmamakla birlikte artık küçük çocuklar da değillerdir. Okul öncesi ve ilkokul yıllarında sağlanan yoğun destek, bu dönemde daha farklı bir rehberliğe dönüşmektedir. Ortaokul, çocuğun gelişiminde hassas bir dönemdir ve bu süreç, kimlik gelişimi, özgüven oluşumu ve sosyal ilişkilerin derinleştiği bir zaman dilimidir. Final Eğitim Kurumları Ortaokul ve Lise PDR Koordinatörü Bora Serhat Çelik, “Bu dönem, çocukların sadece derslerle değil, hayatın kendisiyle tanıştığı; değerler, alışkanlıklar ve ilişkilerin kalıcı biçimde şekillendiği bir süreçtir” şeklinde ifadelerde bulunmuştur. Çelik, çocuğun bu yıllarda kazanacağı temel becerilerin, ona ömür boyu eşlik edeceğini vurgulamaktadır.

“Ben kimim?” sorusuna cevap aranan bu yıllarda doğru yönlendirme büyük önem taşıyor

Uzun yıllar boyunca, akademik başarı sadece "IQ" ya da bilişsel kapasiteyle ilişkilendirilmiştir. Ancak öğrencinin duygularını yönetebilmesi, arkadaşlarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilmesi ve sosyal ortamlara uyum sağlayabilmesi de en az akademik başarı kadar önemlidir. Dikkatle dinleyen, saygılı bir şekilde konuşan ve grup çalışmalarında sorumluluk alan öğrenciler, bu becerileri iyi geliştirmiş demektir. Dikkatini toplayabilen, stresini kontrol edebilen ve ödevlerini zamanında yapabilen öğrenciler, daha disiplinli, dirençli ve uzun vadeli başarıya daha yatkın olmaktadır.

Bora Serhat Çelik, “Ortaokul yılları 11-14 yaş arasını kapsamaktadır. Bazı çocuklarda ergenlik belirtileri 5. sınıfta belirginleşirken, kimilerinde 7. sınıfta başlamaktadır. Bu dönemde yalnızca sınavlara ve notlara odaklanmak, çocuğun diğer gelişim alanlarını göz ardı etmek anlamına gelir” diyor. Çelik, ortaokulun bir gencin "Ben kimim?" sorusuna samimi cevap aradığı, arkadaş ilişkilerinin hayatın merkezine oturduğu ve duyguların dalgalı ama öğretici olduğu yıllar olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle, sosyal-duygusal becerilere yatırım yapmak, çocuğa hem derslerde hem de hayatta güç kazandırarak liseye ve hayatın zorluklarına hazırlamaktadır.

Ortaokul yıllarında odak sadece sınavlara değil, hayat becerilerini de kazanmak olmalı

Günümüzde akademik başarı, eğitimdeki en önemli ölçüt olarak kabul edilmektedir. Ancak uzmanlar, öğrenciler için başarının yalnızca sınav puanlarıyla ölçülemeyeceğini vurgulamaktadır. Araştırmalar, sosyal ve duygusal becerileri gelişmiş bireylerin akademik ve kişisel hayatlarında daha mutlu ve başarılı olduğunu göstermektedir. Çocuğun ilgi alanlarını keşfetmesi, gelecekte okul ve kariyer seçiminde büyük avantaj sağlamaktadır. Kendini net bir şekilde ifade edebilme ve başkalarını dikkatle dinleyebilme yeteneği, hem aile içinde hem de okulda avantaj yaratmaktadır.

Eğitimde sadece sınav odaklı bir yaklaşım, çocukların bütünsel gelişimini göz ardı etmek anlamına gelmektedir. Gerçek başarı, test sonuçlarının çok ötesinde başlamaktadır. Öğrencinin duygularını tanıyıp yönetebilmesi, sağlıklı ilişkiler kurabilmesi, sorumluluk alabilmesi ve etik kararlar verebilmesi, sadece okul başarısını değil, aynı zamanda hayata hazırlığını da güçlendirmektedir.