Doç. Dr. Oðuz Haþlakoðlu ve Uður Polat, Zeytinburnu Kültür Sanatta sanatın insan bilincinin taşma biçimi olduğunu ortaya koyan altı bölümlük bir düşünce programı yürütüyor. Uður Polat tarafından sunulan söyleşi dizisinde Haþlakoðlu, “mimetik bilinç” kavramı etrafında sanatın felsefe, bilim, tasarım ve yapay zekâyla ilişkisini tartışıyor. Program, “Sanat öğretilebilir mi?” ve “Makine düşünebilir mi?” gibi soruların izini sürüyor. İkinci söyleşide “Sanat ve Bilim” başlığı altında yerleşik bilim algısı, sanat ve felsefe ile ilişkilendirilerek ele alındı.
Bir Serebral Taşma Olarak Sanat, sanatın farklı alanlarla ilişkisini tartışan bir söyleşi serisi olarak öne çıkıyor. Doç. Dr. Oðuz Haþlakoðlu, bu programda sanatı kökeni ve tarihiyle birlikte ele alarak sanatın bir üretim değil, bir taşma biçimi olduğunu ortaya koyuyor. Söyleşinin 19 Aralık Cuma akşamı saat 19.30’da başlayan bölümünde “Sanat ve Bilim” konusu detaylı bir şekilde konuşuldu.
“Bilgi, teknolojiye hapsedilmemeli.”
Doç. Dr. Oðuz Haþlakoðlu, bilime nasıl yaklaşılması gerektiği ile ilgili önemli bilgiler sundu. Haþlakoðlu, meseleyi basit bir bilim tarihi ve klişelere indirgememek gerektiğinin altını çizdi. Bilimden elde edilen bilgiyi anlamanın önemine vurgu yaparak, bilginin göreceli olmaması gerektiğinin altını çizdi. “Bilgi” kavramının insanla tanışmasına bakmamız gerektiğini belirten Haþlakoðlu, genellikle faaliyetleri bilim, sanat, felsefe olarak böldüğümüz için bu alanların tarihi üzerinden fikir yürüttüğümüzü ifade etti. İlk aletlere geri dönme gereğine dikkat çeken Haþlakoðlu, eğer aletin onu yapanı ve çevreyi nasıl dönüştürdüğünü anlamazsak bilginin teknolojiye hapsedildiği noktalarda kalacağımızı belirtti ve bu durumun güdümlü, yanlış ve ideolojik bir bağlam olduğunu dile getirdi.
“Bilimin ideolojik bağlamları unutulmamalı.”
Doç. Dr. Oðuz Haþlakoðlu, geçerli kabul edilen bilim anlayışının kuantum mekaniği çalışmaları ile birlikte yıkıldığına vurgu yaptı. Bilimdeki ilişki biçimlerinin tamamen dogmaya bağlı olduğunu belirten Haþlakoðlu, bilimin bugüne kadar faaliyet adı altında devam ettiğini ancak failin dışarda bırakıldığını söyledi. Ancak bunun, kuantum mekaniğinin olguları ve bulgularıyla uyuşmadığını ifade etti. Özneyi, insan varlığını ortaya koymadan kuantum mekaniğinden söz edilemeyeceğini belirterek, bu bağlamda evrenin öngörülebilir ve deterministik olmadığını vurguladı. Kuantum öncesi geçerli kabul edilen bilimin ideolojik bağlamlarının unutulmuş olmasının bir felaket olduğunu söyleyen Haþlakoðlu, bu bağlamda bilimin kendisinin de zaten bir ideoloji olduğunu belirtti.












