Uluslararası danışmanlık hizmetleri şirketi EY, 29 ülkeden 15.000 çalışanın ve 1.500 işverenin katılımıyla gerçekleştirdiği EY Work Reimagined 2025 Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırma, iş dünyasındaki yetenek dinamiklerini takip ederken özellikle bu yıl yapay zekanın (AI) etkilerini ön plana çıkardı. Yapay zeka uygulamaları ile insan kaynaklarının dönüşüme hazırlık düzeyini değerlendirerek, bazı gelişime açık alanları gözler önüne serdi. Sonuçlar, yapay zekanın güçlü bir yetenek stratejisi çerçevesinde uygulanarak şirketlerin verimliliğini %40’a kadar artırma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor.
Yetenek stratejilerinin yapay zeka odağında geliştirilmesi önem kazanıyor
Araştırmaya katılan çalışanların %88’i günlük rutin işlerinde yapay zeka kullandığını belirtirken, bu kullanım daha çok bilgi araştırması (%54) ve belge özetleme (%38) gibi basit uygulamalarla sınırlı kalıyor. Çalışanların yalnızca %5’i, yapay zekayı iş yapış biçimlerini dönüştürecek şekilde ileri düzeyde kullanıyor. Bunun yanı sıra, yapay zekanın iş dünyasında yaygın bir şekilde benimsenmesine rağmen, çalışanların bazı endişeleri bulunuyor. Çalışanların %37’si, yapay zekaya aşırı bağımlılığın kendi yetenek ve uzmanlıklarını zayıflatabileceğinden endişe ederken; %64’ü, artan performans baskısı nedeniyle iş yüklerinin arttığını düşünüyor. Aynı zamanda, çalışanların sadece %12’si yapay zekanın sunduğu verimlilik potansiyelinden tam anlamıyla yararlanacak düzeyde eğitim aldığını ifade ediyor. İşverenlerin kurum içi yapay zeka uygulamaları sunma çabalarına rağmen, çalışanların resmi olarak onaylanmayan yapay zeka araçlarına yönelmesiyle “gölge yapay zeka” (shadow AI) kullanımı yaygınlık kazanıyor; dünya genelinde farklı sektörlerde çalışanların %23 ila %58’i bu tür uygulamalara yöneliyor.
Araştırma, yetersiz öğrenme fırsatları ve yanlış ödüllendirme sistemleri üzerine inşa edilen yapay zekanın potansiyel faydalarının büyük ölçüde azaldığını vurguluyor. Etkili bir şekilde yetenek ve teknolojiyi entegre eden kurumların “yetenek avantajı” elde ettikleri ve daha yüksek değer kazanımı sağladıkları görülüyor. Ancak bu seviyeye ulaşmaya çalışan kurumların oranının sadece %28 olduğu belirlenmiştir.
Çalışan memnuniyeti artarken, yapay zeka yetkinlikleriyle dış fırsatlar daha cazip hale gelebiliyor
Çalışan deneyimini ölçmek için kritik bir gösterge olan “küresel yetenek sağlığı” (global talent health) endeksi, geçen yıla göre 0-100 ölçeğinde 10 puan artarak 55’ten 65’e yükseldi. Yaklaşık %18 oranındaki bu yükseliş, şirketlerde ödüllendirme, gelişim ve kurum kültürüne yönelik memnuniyetin arttığını yansıtıyor. Ayrıca, global çapta çalışanların işten ayrılma isteği %29 oranına gerileyerek, 2021’de görülen %43’lük zirveye kıyasla son dört yılın en düşük seviyesine geldi.
Bununla birlikte, istihdamın yavaşladığı dönemlerde çalışanların mevcut pozisyonlarına daha sıkı tutundukları gözlemleniyor. Ancak yapay zeka durumunda tablo değişiyor. Liderlik yaklaşımının yapay zekanın benimsenmesini ve sürekli öğrenmeyi destekleyen bir kurum kültürü oluşturmadaki kritik rolü ön plana çıkıyor. Ekibine güvenen ve onları geliştiren liderler kurum kültürünün tonunu belirliyor ve yetenek sağlığının %44’ünü şekillendiriyor.
Araştırma ayrıca, çalışanların yetkinliklerini geliştirmeye yönelik yatırımların dönüşümü hızlandırdığını; ancak bunun yanında çalışan bağlılığı konusunda zorluklar oluşturduğunu ortaya koyuyor. Yılda 81 saatten fazla yapay zeka eğitimi alan çalışanların, ortalamanın üzerinde haftalık 14 saatlik bir verimlilik artışı bildirdikleri belirtiliyor. Ancak, yapay zeka yeteneklerine olan talebin fazla olması ve dış fırsatların şirket içi terfi döngülerinden daha cazip hale gelmesi, bu çalışanların mevcut işlerinden ayrılma olasılığını %55 artırıyor. İşverenlerin, çalışanların teknolojiye erişim, esneklik ve yapay zeka becerilerini kullanmalarına imkan tanıyan kariyer fırsatlarını kapsayan bir paket sunarak, çalışanları elde tutma konusunda zorluklarını azaltması gerekiyor.
Yetenek avantajı şirketlere değer katıyor
Araştırma, insan faktörleri ile yapay zeka entegrasyonu arasındaki etkileşimi; yapay zeka benimseme başarısı, öğrenme, yetenek sağlığı, kurum kültürü ve ödüllendirme mekanizmaları olmak üzere beş temel alanda ortaya koyuyor. Bu alanlarda öne çıkan kurumlar “yetenek avantajı” elde ederek yapay zekadan dönüşümsel bir değer kazanmaktadır.
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü, araştırma ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “EY olarak, küresel yetenek dinamiklerini, yapay zekanın benimsenmesini ve çalışma kültüründeki değişimleri daha iyi anlamak adına gerçekleştirdiğimiz EY Work Reimagined 2025 Araştırması; yapay zekanın iş dünyasındaki mevcudiyetini her geçen gün artırdığını gözler önüne seriyor. Çalışanların ve işverenlerin yapay zekayı benimseme oranlarının da giderek yükseldiğini gösteren araştırmada, etkili kurgulanmayan modellere entegre edilen teknoloji ve yapay zeka yatırımlarının gerçek potansiyelini ortaya çıkaramadığını gözlemliyoruz. Araştırmaya göre, şirketlerin yetenek stratejisindeki bazı eksiklikler nedeniyle kaçırdıkları verimlilik artış potansiyeli yaklaşık %40’a ulaşabiliyor. Bu noktada, çalışanların yapay zekayla ilgili endişelerinin giderilmesi ve işveren tarafında yatırım modellerinin doğru dizayn edilmesi önem taşıyor. Kısacası, insanı merkeze alan yöntemlerle yapay zeka uygulamaları ve iş gücünün daha uyumlu hale getirilmesi gerekiyor. Yapay zekanın, gelecekte yetenek gücüyle çok daha ileri bir seviyeye ulaşacağı aşikâr. İş dünyasının her geçen gün yeniden şekilleneceği bu yakın gelecekte rekabet avantajı elde etmek isteyen şirketlerin, insan faktörünün merkezde olduğu yapay zeka dönüşümüne ivme kazandırmaları gerekiyor.”












