Türkiye’nin iklim alanında çalışan 15 sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren İklim Ağı, yaptığı basın toplantısında, Türkiye’nin 2035 iklim hedefinin sera gazı emisyonlarını bugünden itibaren azaltacak şekilde belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Ülkenin iklim değişikliği ile mücadelesinde atacağı adımlar büyük önem taşıyor.
Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerine karşı Avrupa’nın en kırılgan ülkesi olarak öne çıkıyor. Her geçen gün sel, kuraklık ve yangınlarla karşılaştığımız ülkede, iklim krizine karşı daha dirençli hale getirecek etkili bir iklim hedefine ihtiyaç duyuluyor. Ayrıca, zengin biyolojik çeşitliliğin ve doğal sistemlerin korunması da bu hedefler arasında yer alıyor.
İklim Ağı, iddialı bir iklim hedefinin ekonomilerin karbonsuzlaşmasını zorunlu kılacağını ve toplum için adil dönüşümün sağlanmasında önemli bir rol oynayacağını ifade etti. Türkiye, yakında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Sekretaryasına, 2035 yılı için ulusal katkı beyanını (NDC, Nationally Determined Contribution) sunacak. Bu beyan, iklim değişikliği ile mücadelenin temel yapı taşlarından biri olarak kabul ediliyor.
Türkiye emisyon artırmayacak taahhüt etti Türkiye, 2022 yılında sunduğu iklim hedefinde, 2030'a kadar emisyonları %41 azaltma hedefledi. Bu durum, Türkiye’nin referans aldığı mevcut büyüme senaryosu ile emisyonların artmaya devam ettiği anlamına geliyor. İklim hedefi ile bu büyüme senaryosu üzerinden bir azalma öngörülüyor. Ancak, bu hedef aslında emisyonların 2030'a kadar %300’den fazla artması anlamına geliyor. |
İklim Ağı, ortak açıklamasında, iklim politikası yapım sürecinde en yetkili makam olan İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu'nda (İDUKK) iklim değişikliği konusunda uzman hiçbir sivil toplum örgütünün olmadığını dikkat çekerek, İklim Ağı’nın İDUKK üyesi olması gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin, 1.5 derece C'lik artış hedefi ve 2053 net sıfır hedefine uygun bir iklim hedefinde şunların yer alması gerektiği ifade edildi:
- Fosil yakıtlardan çıkış: Türkiye’nin iklim kriziyle mücadele etmek için emisyonlarını bugünden itibaren azaltması gerekiyor. Elektrik üretiminde kömür tüketiminin sıfırlanmasına yönelik bir tarih belirlenmeli ve gaz ile petrol için yeni yatırımlar durdurulmalı. Nükleer enerji ve karbon yakalama gibi yöntemlerden uzak durulmalı; fosil yakıt teşvikleri 2030 yılına kadar kaldırılmalı.
- Adil geçiş: Fosil yakıt sektörlerinde işgücü dönüşümü ve enerji yoksulluğuna ilişkin tedbirler alarak, kırılgan grupların "geride kalmaması" için bir "Adil Geçiş Mekanizması" kurulmalı.
- Doğa koruma: 2030 yılına kadar korunan alanların payı %30’a çıkartılmalı ve bozulmuş ekosistemlerin (ormanlar, sulak alanlar, tarım alanları vs.) en az %30’u onarılmalı.
- Gıda güvenliği: Agroekoloji ve onarıcı tarım uygulamalarının mevcut tarım toprakları içinde payı %100’e çıkarılmalı. Tarımda doğru yerel planlama ve tasarruflu sulama sistemleri ile su tüketimi %50 azaltılmalı.
- Orman yangınlarıyla mücadele: Geleneksel yangın önleme yöntemleri yeni iklim projeksiyonlarına uyum sağlamalı ve orman yangınları ile mücadele teşkilatı ihtiyaç duyduğu ekipmanı elde etmelidir.
- Sağlık: Ekosistem odaklı çözümlerle yeşil alan miktarı iki katına çıkarılmalı; sıcak hava dalgalarına maruz kalan nüfus planlaması yapılmalıdır.
Tüm bu önlemler, iklim değişikliğinin etkileri ile başa çıkmak ve Türkiye’nin sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmasını sağlamak adına kritik öneme sahip.