Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gül Esra Atalay, modern toplumun en yaygın sorunlarından biri olan "Dijital Yorgunluk" üzerine değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de sosyal medya kullanımının hızla arttığına dikkat çekti ve kullanıcı oranının nüfusun yaklaşık yüzde 70'ine yaklaştığını açıkladı. Atalay, günlük ortalama sosyal medya kullanım süresinin üç saate, internet kullanım süresinin ise yedi saatten fazla olduğunu ve bu rakamların dünya ortalamasının üzerinde olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Atalay, dijital dünyanın getirdiği zorluklar arasında sosyal medya ve internet kullanımının yalnızca içerik tüketimiyle sınırlı kalmadığını, sürekli bir şeyler üretme ve paylaşma çabasının da bulunduğunu belirtti. En yakın ilişkilerde bile sosyal medyanın etkisinin arttığını ifade eden Atalay, aile üyelerinin sosyal medyadan gözlemlendiğini ve insanlar arasındaki muhabbetin sosyal medya üzerinden gerçekleştiğini dile getirdi.
Dijital dünyadan kaynaklanan bir diğer yükün "dijital yorgunluk" olduğunu ifade eden Atalay, dikkat dağınıklığının sürekli gelen bildirimlerle arttığını ve bu durumun hem zihinsel hem de duygusal yorgunluğa yol açtığını vurguladı. Psikoloji terminolojisinde "Dijital Tükenmişlik" olarak adlandırılan bu durumun belirtilerinin kayıtsızlık, ilgisizlik ve zihinsel tükenmişlik olduğunu belirtti.
Atalay, yoğun bilgi yükünün yarattığı stresin uyku düzenini bozarak konsantrasyon eksikliği ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabileceğini belirterek, "Bilgi Yorgunluğu Sendromu"na dönüşen bu durumun insanları hasta edebileceği uyarısında bulundu. Ayrıca, "Bilişsel Yük Kuramı"na dikkat çekerek, çok fazla bilgiyle karşılaşıldığında zihnin işleyebileceğinden fazla bilgiyle sürekli karşılaşmanın zorlayıcı olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Atalay, sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte bireylerin ekrana odaklanma sürelerinin arttığını belirtti. Ekran başında geçirilen saatlerin insanın tükenmesine yol açtığını ifade ederken, aile içindeki ilişkilerin bile dijital etkilerden olumsuz yönde etkilendiğini vurguladı. Sosyotelizm (phubbing) kavramının, insanların yanındakilere ilgi göstermeksizin akıllı telefonlarına odaklanmalarını ifade ettiğini belirtti; bunun da kişisel ve sosyal ilişkilerde sorunlara neden olduğunu söyledi.
Dijital yorgunluğun sadece bireysel irade eksikliği olmadığını, sistemin bu şekilde tasarlandığını belirten Atalay, sosyal medya algoritmalarının kullanıcıları mümkün mertebe platformda uzun tutmak için programlandığını açıkladı. Bu algoritmaların kullanıcının dijital davranışlarını gözlemleyerek onların ilgisini çekebilecek içerikler sunmayı amaçladığını vurguladı.
Sonuç olarak, sosyal medya kullanımındaki fazla yükümlülüğün kullanıcıları zamanla geriletirken, bu durumun da sosyal medya platformları için bir döngü oluşturduğunu belirtti. Atalay, araştırmaların sosyal medya yorgunluğunun kullanıcılarda bunaltma yarattığını gösterdiğini ekledi. Kullanıcılar bu durumdan kaçış ararken sosyal medya platformlarının algoritmalarını gözden geçirmeleri ve iyileştirmeleri gerektiğine işaret etti.
Prof. Dr. Gül Esra Atalay, dijital minimalizm akımının yükseldiğini ve bireylerin dijital stresten kurtulmak için adımlar atmaya başladığını söyledi. Akıllı telefonlardaki kullanılmayan uygulamaları silmek, ekran süresini sınırlamak veya sosyal medya bildirimlerini kapatmak gibi önerilerde bulundu. Kullanıcıların bu adımları atarak dijital yorgunluklarını azaltmalarının mümkün olduğunu belirtti.